6.2'lik İstanbul Depremi: Uzmanlar Ne Diyor? Büyük Deprem Yakın mı, Etkisi Azaldı mı?
6.2'lik İstanbul Depremi: Uzmanlar Ne Diyor? Büyük Deprem Yakın mı, Etkisi Azaldı mı? - Köyden Haber
İstanbul Sallandı: 6.2 Büyüklüğündeki Deprem ve Ardından Gelen Artçılar Ne Anlama Geliyor?
İstanbul, 23 Nisan 2025 tarihinde peş peşe yaşadığı 3.9 ve ardından gelen 6.2 büyüklüğündeki depremlerle sarsıldı. Silivri açıklarında meydana gelen bu depremleri, yüzün üzerinde artçı sarsıntı takip etti. Bu durum, İstanbulluların zihninde tek bir soruyu canlandırdı: Beklenen büyük İstanbul depremi gerçekleşti mi, yoksa bu sadece bir uyarı mıydı? Büyük deprem tehlikesi azaldı mı, yoksa daha mı yaklaştık? İşte uzmanların Oksijen'e yaptığı çarpıcı açıklamalar...
Prof. Dr. Namık Çağatay (İTÜ Emekli Öğretim Üyesi): "Büyük Deprem Bu Fayda Gerçekleşecek!"
6.2'lik depremin, 2019'daki 5.7 büyüklüğündeki Silivri depreminin çok yakınında gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Namık Çağatay, her iki depremin de Orta Marmara sırtı olarak adlandırılan fay parçasının üzerinde yaşandığına dikkat çekti. Marmaraereğlisi'nden Bakırköy açıklarına kadar uzanan yaklaşık 65 kilometrelik bu fay hattının kritik olduğunu vurgulayan Çağatay, "7 şiddetinden fazla olmasını beklediğimiz büyük deprem de maalesef bu fay hattında gerçekleşecek. Çünkü bu fayda 1766 yılında gerçekleşen 7.6 büyüklüğündeki depremden beri sürekli stres birikiyor. 259 yıldan bu yana biriken bir stres düşünün… Bu stresin hangi noktada büyük depreme yol açacağını henüz bilmiyoruz ancak ne yazık ki şu an bilemediğimiz bir tarihte kaçınılmaz olarak büyük deprem meydana gelecek," ifadelerini kullandı. Son depremin stresi bir miktar boşaltmış olabileceğini ancak büyük depremin zamanını öne çektiğini ya da ötelediğini söylemenin zor olduğunu belirten Çağatay, bu durumun deniz tabanındaki fay kırığının görüntülenmesiyle anlaşılabileceğini söyledi. Ayrıca, son depremin gelecekteki büyük depremin büyüklüğünü bir nebze azaltmış olabileceği ihtimalini de dile getirdi.
Prof. Dr. Ziyadin Çakır (İTÜ): "Beklenen Deprem Öne Çekildi!"
Prof. Dr. Ziyadin Çakır ise 6.2'lik depremin beklenen büyük Marmara depremi olmadığını ancak bu depremin, büyük depremi tetikleme potansiyeli taşıdığını vurguladı. Depremin, büyük depremde kırılması beklenen fayın batı ucunda meydana geldiğini ve bu durumun faya gerilim yüklemiş olmasının çok muhtemel olduğunu belirten Çakır, "Kısaca söylemek gerekirse, Marmara depremi olasılığı bu depremle daha da arttı, risk daha da arttı. Yaklaşık 70 kilometre uzunluğa sahip, 1766 depreminden bu yana kırılmayan bir fay var orada. Bunun yedide ya da sekizde biri bu depremle kırıldı. 15-20 kilometrelik bir fay parçası bu depremle kırılmış olabilir," dedi. Bu depremin bir alarm niteliğinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Çakır, beklenen depremde herkesin bu yaşananın en az 10 katı şiddetinde bir sarsıntı hayal etmesi gerektiğini ve deprem tehlikesinin ciddiye alınması gerektiğini ifade etti. Depremin merkez üssünün İstanbul'a uzak olmasına rağmen hissedilen şiddeti hatırlatan Çakır, daha yakın bir noktada aynı büyüklükte bir depremin etkilerinin çok daha yıkıcı olabileceği uyarısında bulundu ve "Tekrar ediyorum, Marmara depremi öne çekildi. Ne zaman olur, kesin konuşmak şimdilik çok zor, ama bu depremle birlikte olması gerekenden daha önce yaşanacak," şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz (İTÜ): "Fayın Tamamı Kırılmadı, Uyarı Niteliğinde Olmalı!"
Prof. Dr. Hüsnü Serdar Akyüz, bu fayın kırılmasının ve bu depremin gerçekleşmesinin öngörüldüğünü belirterek, depremin Orta Marmara segmentinde meydana geldiğini söyledi. Ancak fayın tamamının kırılmadığını, tahminen 25 kilometre civarında bir kısmının kırıldığını ve doğusunda bulunan Avcılar segmentinin henüz kırılmadığını ifade etti. Bu depremin, beklenen 7.5-7.6 büyüklüğündeki depremin büyüklüğünü bir nebze azaltmış olabileceğini ancak hem doğu hem de batıdaki fay segmentlerine enerji yükleyerek kırılma zamanlarını öne çekmiş olabileceğini dile getirdi. Büyüklüğün azalmasının bir sınırı olduğunu ve her koşulda Marmara'da 7 seviyesinden büyük bir deprem beklendiğini vurgulayan Akyüz, "Umarım bu deprem hepimize uyarı niteliğinde olur. İyi ki yıkım ve can kaybı olmadı. Umarım gereken dersler çıkarılır. 7’den büyük bir deprem tehlikesi hala sürüyor ama bilim insanları olarak yıllardır hep aynı şeyleri söylemeye devam ediyoruz. Maalesef aksiyon da alınmıyor," dedi.
Prof. Dr. Bülent Kaypak (Ankara Üniversitesi): "1999'dan Beri En Büyük Deprem, Stres Transferi Yaşandı!"
Prof. Dr. Bülent Kaypak, meydana gelen depremin beklenen büyük deprem olmadığını ancak 1999 yılından beri İstanbul'un yaşadığı en büyük deprem olduğunu belirtti. Enerji birikiminin açığa çıktığını ancak 6.2 büyüklüğünün gerilimin büyük kısmını boşaltmaya yetmediğini söyledi. Bir sonraki deprem için stres transferi yaşandığını ifade eden Kaypak, 2019'daki depremin de benzer bir stres transferi kaynağı olduğunu hatırlattı. Bu segmentin doğusunda 1999 depreminin Adalar'a dek uzanan uç fay bölgesi, batısında ise Mürefte kısmının bulunduğunu ve bu kırılmayan bölgelerin şimdi stres transferiyle tehlike altında olabileceğini dile getirdi. 6 Şubat depremleriyle kıyaslama yaparak o fayda 500 yıllık bir enerji birikimi olduğunu, burada ise 250 yıllık bir birikimle karşı karşıya olunduğunu belirten Kaypak, bu nedenle 6 Şubat'taki gibi art arda şiddetli depremler beklemediğini ancak çoğu şeyi söylemek için henüz erken olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Celal Şengör (Jeoloji Profesörü): "İyi Davranan Bir Depremle Karşı Karşıyayız, Ama Tehlike Geçmedi!"
Prof. Dr. Celal Şengör, bu tür yanal atım faylarında ana depremin ardından büyüklüğünün bir boy küçüğü artçıların gelebileceğini ve bu depremde de bunun birkaç saat sonra gerçekleştiğini belirterek, "Dolayısıyla iyi davranan bir depremle karşı karşıyayız. Ne demek iyi davranan bir deprem? Yani bu deprem beklenilen bir depremdi. Depremin merkez üssü Silivri açıkları. Bu saf bir yanal atımlı fay ve tam fayın üstünde. Beklenen yerde," dedi. Şiddet ve büyüklüğün karıştırılmaması gerektiğini vurgulayan Şengör, İstanbul'da hissedilen şiddetin 4 olduğunu ancak Silivri ve Büyükçekmece civarında 5 olarak hissedildiğini söyledi. Fayın krip (kayma) yapan yerin ucunda kırıldığını ve yaklaşık 1-2 metre kayma gerçekleştiğini belirten Şengör, 2019'daki depremin farklı bir yan fay üzerinde olduğunu hatırlattı. Mevcut depremin derinliğinin 10-11 kilometre olduğunu ve sismojenik zonun ince olmasının direncin azlığı anlamına geldiğini ifade eden Şengör, asıl korkularının büyük İstanbul depreminin buradan başlayıp batıdan doğuya doğru ilerlemesi olduğunu, 1509 depreminde olduğu gibi tüm fayların bir anda kırılması durumunda 7.6 büyüklüğüne varan korkunç sonuçlar doğurabileceğini söyledi. 6.2 ile 7.2 arasındaki büyüklük farkına dikkat çeken Şengör, 7.2'lik bir depremin şiddet olarak bugünkünün yaklaşık 70 katı hissedileceğini vurgulayarak, "Ne tedbir alabiliriz sorularına da diyorum ki, çok geç. Hiçbir tedbir alamayız. Biz geçtiğimiz 26 sene içinde 1999 depreminden bu yana havanda su dövdük ve hiçbir şey yapmadık," şeklinde çarpıcı bir yorumda bulundu.
Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu (Ankara Üniversitesi): "Yüklenme Riski Dikkate Alınmalı, Ardışık Depremler Görülebilir!"
Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, bu depremde doğrultu atımlı fay mekanizmasının görüldüğünü ve bu tür mekanizmalarda bir segmentte deprem olduğunda diğer segmente yüklenme yaşanabileceğini belirtti. Dolayısıyla depremin gerçekleştiği segmentten diğer segmentlere bir yüklenme riski olduğunu vurgulayan Seyitoğlu, Marmara'nın tarihinde birbiri ardına yaşanan depremlerin de olduğunu hatırlattı. 1855 Bursa depremlerini örnek veren Seyitoğlu, 6 Şubat depremlerinde de ardışık depremlerin saatler içinde yaşandığını söyledi. Marmara'daki riskin daha büyük olduğunu çünkü aynı doğrultu üzerinde bulunan ve birbirini etkileme olasılığı daha fazla olan bir mekanizma olduğunu dile getiren Seyitoğlu, 6.2 büyüklüğündeki depremin, büyüklüğü 7'yi aşacak depreme yönelik bir alarm niteliğinde olduğunu ifade etti. Bilim insanlarının 1999'dan beri büyük depremin geldiğini söylediğini ancak yeterli önlem alınmadığını vurgulayan Seyitoğlu, depremin gerçekleştiği Silivri'nin doğusundaki segmente yüklenme olmuş olabileceğini ve 6.2 büyüklüğünün yıkım olmaması açısından büyük şans olduğunu, büyüklüğün 6.5 civarında olması durumunda İstanbul için çok daha farklı bir tablo oluşabileceğini söyledi. Tarihteki ardışık depremlerin bazı şeyleri gösterdiğini ancak kesin tarih vermenin spekülatif olacağını belirten Seyitoğlu, büyük depremin kesin olarak gerçekleşeceğinden ve büyüklüğünün 7'nin üzerinde olacağından emin olduklarını yineledi.
İBB'den Olası Deprem Senaryosu ve Risk Analizi!
İBB Ulaşım Daire Başkanlığı'nın 7.5 büyüklüğündeki bir deprem ihtimali üzerinden yaptığı çalışmada, İstanbul'daki acil ulaşım yollarının kapanma riski, köprü ve viyadüklerin durumu, itfaiye istasyonlarına ulaşım sorunları, sağlık kuruluşlarına erişim zorlukları ve toplanma alanlarının yetersizliği gibi kritik sorunlar ortaya konuldu. Çalışmada, binaların yıkılması sonucu birçok acil ulaşım yolunun kapanabileceği, köprü ve viyadüklerde hasarlar oluşabileceği, itfaiye ve sağlık kuruluşlarının bir kısmına ulaşılamayabileceği ve belirlenen toplanma alanlarının birçoğunun kullanılamaz hale gelebileceği öngörülüyor. Bu durum, olası bir büyük depremde kaos ve koordinasyon sorunlarının yaşanabileceği endişesini artırıyor.
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan (Emekli Jeofizik Mühendisi): "Bu Ana Bir Deprem, Büyük Depremin Habercisi!"
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, 6.2 büyüklüğündeki depremde Hiroşima'ya atılan atom bombasına yakın bir enerji boşaldığını ve yerin altında yaklaşık 7 ila 10 kilometre boyunca bir kırık oluştuğunu belirtti. Kırığın, Kuzey Marmara fayının Trakya kolu üzerinde, Silivri ile Marmaraereğlisi'nin tam sınırında ve denizin 7 ila 12 kilometre derinliğinde gerçekleştiğini söyledi. Bu depremin azımsanmayacak büyüklükte ana bir deprem olduğunu ve burada bir gerginlik birikiminin olduğunu gösterdiğini vurgulayan Ercan, "Bu ana deprem daha sonra gelecek büyük depremin habercisi. Yani jeofizik açısından büyük depremin kesin bir biçimde nerede olacağı, nasıl bir işleyiş göstereceği ve nereleri etkileyeceği konusunda bize tam olarak bilgi verdi," dedi. Büyük depremin de aynı yerde, aynı odakta, Silivri ile Marmaraereğlisi sınırında ve kıyıdan 15-20 kilometre açıkta, 7 ila 13 kilometre derinlikte olacağını öngören Ercan, önceki tahminlerinde bir değişiklik olmadığını ve büyük depremin 2045-2065 yılları arasında beklendiğini ifade etti. 6 Şubat'taki gibi üst üste iki deprem olasılığını düşük gördüğünü belirten Ercan, bu depremin artçılarla beraber sönümleneceğini düşünmediğini ve küçük depremlerin büyük depremleri engellemeyeceğini, ancak ana deprem gelmeden önce büyüklüğü 4, 5, 6'ya varan öncü depremler olabileceğini söyledi. 6.2'lik depremin bir boşalma yarattığını ancak asıl büyük gerilimi boşaltmak için yeterli olmadığını ve büyük depremi tetiklemeyeceğini dile getirdi.
Doç. Dr. Savaş Karabulut (Gebze Teknik Üniversitesi): "Orta Marmara Segmenti Kritik, Büyük Deprem Daha da Öne Çekiliyor!"
Doç. Dr. Savaş Karabulut, Marmara Denizi'nin doğu kısmındaki hatların kabuğunun daha sağlam olduğunu ancak 1999 depreminden sonra Silivri'ye, yani Orta Marmara segmentine ufak ufak ekstra yük bindiğini belirtti. 2019'daki Silivri depremlerinin de bu yüke örnek olduğunu söyleyen Karabulut, Kumburgaz fayı olarak da bilinen bu çukurun, en az 7.2 büyüklüğünde beklenen büyük depremin meydana geleceği öngörülen yer olduğunu vurguladı. 1999 depremiyle bu faya 1-2.2 bar arasında değişen bir stres bindiğini ve 250 yılda birikmesi gereken enerjinin 45 saniyede biriktiğini ifade eden Karabulut, bir fayda yaklaşık 30 barlık bir Coulomb gerilimi biriktiği zaman o fayın kırıldığını söyledi. Mevcut depremde de Orta Marmara segmentinin, 1766'dan bu yana enerji ve stres biriktirdiğini dile getirdi. 65 kilometrelik Kumburgaz fay kolunun kırılması halinde 7.2, doğusundaki 45 kilometrelik Adalar fayının kırılması halinde 7, iki fayın aynı anda kırılması halinde ise 7.6 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini belirten Karabulut, asıl sorunun 6.2'lik bu depremin bir öncü deprem mi yoksa bağımsız bir mekanizma mı olduğunu söyledi. 2019'daki depremde doğudan batıya bir stres transferi gördüklerini, şimdi ise batıdan doğuya bir stres transferi olduğunu belirten Karabulut, ya bu fayın yalnızca bir parçasının kırıldığını ve hafif artçılarla sona ereceğini ya da bu depremin minimum 7.2 büyüklüğünde beklenen büyük depremin öncü depremi olacağını ifade etti. 6.2'lik gibi orta seviyedeki depremlerin de, muhtemel daha büyük seviyedeki depremlerin de, beklenen 7.2 büyüklüğündeki depremi daha da öne çektiğini vurgulayan Karabulut, Marmara'nın sismolojik tarihinde 250 yılda bir yaşanan büyük depremler döngüsü olduğunu ve Orta Marmara segmentindeki son büyük depremin 259 yıl önce yaşandığını hatırlattı. Ayrıca 1509 ve 1766 depremlerinde olduğu gibi art arda 7 büyüklüğünü aşan depremlerin de görüldüğünü belirten Karabulut, Marmara'da 7'nin üstünde dört deprem daha beklediklerini ve bunların ne kadarının karada, ne kadarının denizde gerçekleşeceğini henüz bilmediklerini söyledi.
Köyden Haber Yorumu: İstanbul Büyük Depreme Daha mı Yakın?
Uzmanların çarpıcı açıklamaları, 23 Nisan'da yaşanan 6.2 büyüklüğündeki depremin İstanbul için ciddi bir uyarı niteliğinde olduğunu gösteriyor. Birçok bilim insanı, bu depremin beklenen büyük Marmara depremini tetikleyebileceği veya zamanını öne çekebileceği konusunda hemfikir. Özellikle fay hatlarındaki stres transferi ve Marmara'nın sismolojik geçmişindeki ardışık büyük depremler göz önüne alındığında, İstanbul'un büyük bir depreme her zamankinden daha yakın olduğu söylenebilir. Yetkililerin ve İstanbulluların bu uyarıları dikkate alarak gerekli önlemleri ivedilikle alması hayati önem taşıyor.