Şair Elif Konur Balkan Şairleri Şiir Şöleni'nde Ülkemizi temsil etti
Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
Ben Elif Konur. Türkoloji eğitimi aldım. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak devlet okullarında görev yaptım ve halen bu görevini sürdürmekteyim.
2007 yılından bu yana çeşitli dergilerde, internet portallarında şiirlerim, deneme türündeki yazılarım ve öykülerim yer aldı.
Yurt dışında yayımlanan dergi ve şiir antolojilerine girdi eserlerim. Balkan Şairleri Şiir Şöleni'ne Türk şair olarak resmî davetle katıldım ve ülkemize ödül getirdim.
Halen pek çok yurt dışı organizasyonlarda ülkemizi temsil etmekteyim. *(Pandemi dolayısıyla günümüzde bu organizasyonlar online platform üzerinde olmaktadır.) Milli Eğitim Müdürlüğünün düzenlediği Istiklâl Marşı okuma yarışmalarında jüri üyesi olarak görev yaptım.
Okul dergileri çıkardım, tiyatro oyunları sergiledim ve şiir dinletileri yaptım.
2007 yılında ilk şiir kitabım "Eyvallah" (Yıldırım yayınları)
2015 yılında ikinci şiir kitabım "Ucu Yanık Harfler" (Sinopsis yayınları)
2017 yılında deneme, mektup, öykü ve şiirlerden oluşan üçüncü kitabım "Kadın Şapkası" (Klasör yayınları)
2018 yılında yine öykü, deneme ve şiirlerden oluşan "Beni Yanlış Ağlama" adlı dördüncü kitabım çıktı. (Klasör yayınları)
Yurt dışındaki büyükelçiliklerimizde ve yurt içinde çeşitli şehirlerde imza günlerimdeokurlarımlabuluştum.Kültür Bakanlığı editörüyüm.
Bunların yanı sıra kişisel gelişim ve yaşam koçluğu, aile ve ilişki koçluğu, öğrenci koçluğu, bioenerji ve NLP eğitimleri aldım. Bu alanda çalışma ve araştırmalarıma da devam etmekteyim.
Şiirimizin bugünkü durumu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Okuma yazmayı öğrenen herkesin hayatının bir yerinde bir şiir denemesi yapması aslında şiirin hem ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu hem de ne kadar ince bir sanat olduğunu gösteriyor. Çünkü iki hoş kelime yan yana geldi diye şiir olmuyor. Bunun örnekleri çoktur sosyal medyada. 5 kişiden 10'u şair, diye bir yazı okumuştum. Doğru. Ne var ki zaman kimi yanında tutup kimi uğurlayacağına karar veren tek yetkili.
Şiirimizin geleceği hakkında düşünceleriniz nelerdir?
Şiir hep vardı hep de var olacak. Ben son dönem şiirimizi hep nitelikli şairlerden okuyorum o nedenle iyimserim.
Nitelikten kastım da dilimizi bilme, dile hakim olma, yürek işçiliğini söze dökebilme.
Çünkü sözcüklerle aranızda duygusal bağ yoksa duyguyu dile dökemezsiniz. Birbirini tekrarlayan öbeklerden öteye gidemezsiniz.
Yazarlar birliklerinin, derneklerinin dürüst ve objektif olduğuna inanmıyorum.
Benim inandığım tek gerçek okur gerçeğidir. Eğitim ve kültür seviyesi ile direkt ilgilidir şiir.
Çok sayıda şiir kitabının basılıyor olması çok sayıda okur olduğu anlamına gelmiyor.
Ama şiir gibi şiirler zamanın imbiğinden hep geçecek hep kalacaktır.
Edebiyat dergileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
Edebiyat dergileri arasında beğenip takip ettiklerim var. Bence olmalı, edep kökünden gelen edebiyatı yaşatan dergiler hep olmalı. Keşke okurları da çok olsa.
Size göre; Edebiyat alanında gruplaşmalar, adam kayırma var mı?
Muhakkak var. Yok desem kimse inanmaz. Maalesef gruplaşma, adam kayırma ülkemizin, coğrafyamızın hastalığı.
Yayınevlerinin şiir kitabı yayınlama konusundaki tutumlarını nasıl buluyorsunuz?
Bu konuda tereddüt içindeler. Her kitabı, her şairi çok satma kaygısı içinde karşılıyorlar. Sponsoru olanlar, çeşitli siyasal sosyal yapıları arkalarına alanlar, medyatik isimlere sığınanlar daha kolay gündem oluyor.
Ne var ki çok anılmak, çok satılmak eşittir kalite değil. Çok sattı denilsin diye kendi kitaplarını satın alanların haberlerini de okuduk biz bu ülkede. Yayınevleri şiir kitaplarına ticarethane ahlâkıyla yaklaştıkça şiir kan kaybeder, sanat kan kaybeder.
Çünkü bozulma nereden başlarsa başlasın sonunda bütüne hâkim olur. Keşke şairleriyle yazarlarıyla gerçek anlamda dayanışma içinde olan yayınevleri çok olsa.
Şiir yarışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz, bu tür yarışmalara katıldınız mı?
Ben bu yarışlara sıcak bakamıyorum. Benim hiçbir eserim yarış atı değil. Bu nedenle katılmadım, katılmayı da düşünmüyorum.
Yarışmaları adil de bulmuyorum. Dahası jüriyi adil bulmuyorum. İyi niyetle yola çıkılmış organizasyonlardan sonra ortaya atılan iddialar, suçlamalar bence çok itici ve incitici. Bu tür yarışmalarda illa bir birinci olacak, dereceye girememiş çok daha güzel eserler de gördüm ben.
Objektif olduğuna inanacağım bir jüri yok. Sadece ülkemizde değil dünyada böyle bir jüri olacağına inanmıyorum.
Bu nedenle bu tür yarışmalara uzağım.
Bir şairin kalıcı olması hakkında, Size göre karar mercii neresidir?
Okur. Okurlardan daha büyük bir karar mercii yoktur. Dünyanın en güçlü devleti bile “şu şair kalıcı olsun, ben böyle istiyorum” diye yasa koyamaz. Koysa da okur bunu takmaz.
Okurun gözü gönlü kimdeyse kalacak olan odur. Okur kalitesi ve okur eğilimi diye bir gerçek olduğunu da inkâr edemeyiz.
Meselâ Nâzım ‘ın okur kitlesi ile A kişisinin okur kitlesi arasındaki fark çok barizdir.
Size göre; Toplumsal anlamda şairin durması gereken nokta neresidir?
Şair egemenlerin yanında değil halkın yanındadır, halkın içindedir. Halkın yanında durmalıdır.
Sanatla, edebiyatla, şiirle ilgili önümüzdeki günler için hangi projeleriniz var?
Pandemi nedeniyle beklettiğim projelerim var tabii ki.
Çıkmayı bekleyen romanım Şaheste var. Kadına şiddetin boyumuzu aştığı bu günlerde boynumun borcuydu bu yarayı işlemek. İşledim de...Okurumla buluşması için doğru tarihi beklemekteyim.
Yine üzerinde çalıştığım, değerli dostum, değerli ozan, besteci, ressam Mehmet Koç ‘unbiyografik romanı var. Türkiye’nin yakın geçmişi, sanat, siyaset bu kitapta.
Ve okurlarımın artan isteği ile gündeme aldığım iki projem daha var. Bunlardan biri son dönemde sosyal medyada yazdığım şiirlerim ve denemelerimden oluşan bir kitap, diğeri kişisel gelişim, yaşam, aile, öğrenci koçluğu ve bioenerji ile ilgili yaptığım çalışmalarımı kitaplaştırmak.