Bir zamanlar, küçük bir köyde yaşayan yaşlı bir çiftçi vardı. Çiftliğinde her zaman sıradan tavuklar yetiştirir, yumurtalarını satar ve geçimini böyle sağlardı. Ancak bir gün, tavuklarının yumurtlama verimini artırmak için eski bir kitaptan öğrendiği gizemli bir ritüel denemeye karar verdi.
Ay ışığıyla dolu bir gece, çiftçi tavuk kümesinin ortasında, elinde kitaptaki talimatlara uygun birkaç bitki ve taşlarla bir çember çizdi. Ritüeli uyguladığında, tavukların üzerinde tuhaf bir ışık belirdi. Tuhaf bir büyü etkisi altına girmiş gibi, tavuklar aniden olağanüstü bir şekilde altın renginde yumurtalar bırakmaya başladılar!Çiftçi bu gizemli dönüşüm karşısında gözlerine inanamadı. Tavuklar sadece altın yumurtlamıyordu, yumurtlama sıklıkları da artmıştı. Ancak çiftçi, bu mucizenin bir bedeli olabileceğinden korkuyordu. Bir gece, tavuklar konuşmaya başladı! "Bu büyü, senin dileğin ama her mucize sıradanlığa döner," dediler.Büyü sonsuza kadar sürecek miydi? Çiftçi, bu gizemi çözmek için bir yol aramaya koyuldu, ama bir yandan da tavuklarının altın yumurtlamasından faydalanıyordu. Ancak her altın yumurtada gizli bir sır mı vardı? Yaşlı çiftçinin tavukları, hem köyün efsanesi hem de herkesin dilinde dolaşan bir gizem olmuştu.Yaşlı çiftçi, tavuklarının altın yumurtladığı o geceyi unutamıyordu. Başlangıçta, bu mucizenin keyfini sürmeye karar verdi. Tüm köy, altın yumurtlayan tavukların hikayesini duydukça, insanlar çiftlikten yumurta almak için sıraya girmeye başladı. Çiftçi artık bir servet kazanıyordu, ama içini bir huzursuzluk kemiriyordu. Her sabah kümesten çıkan o parlak, altın yumurtalara bakarken, tavukların konuşmalarını ve büyünün sonunun ne olacağını düşünmeden edemiyordu.